Ah Binel Ask

Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. Aliya İzzetbegoviç

Bir adamın imanını kurtarmak, ne büyük bir bahtiyarlık! 19 November 2013

imani kurtarmak icin kosun

.

“Bir adamın imanını kurtarmak, on adamı veli yapmaktan daha sevablı

bir hizmettir.”

~

B. Said Nursi (r.a.), Kastamonu L.

.

Ah! Ne bahtiyardır o insan ki,
bir mü’min kardeşinin imanının kurtulmasına sebeb olur!…

~

B. Said Nursi (r.a.),  Asa-yı Musa

 

Allah’ım! Beni Allah’la aldatanlardan etme! 01 June 2013

yakaris

.

Allah’ım!

 Beni Allah’la aldatanlardan etme!

 Allah’la aldatanlara aldananlardan etme!

 Şeytanın eylemlerimizi süslemesine izin verme!

 Şeytanın süslediği eylemlerimize izin verme!

 Bana Hz. Adem’in tevbesini, Hz. Nuh’un direncini ver!

 Hz. İbrahim’in imanını, Hz. İsmail’in teslimiyetini ver!

 Hz. Yakub’un dirayetini, Hz. Yusuf’un iffetini ver!

 Hz. Mûsa’nın celadetini, Hz. Harun’un sadakatini ver!

 Hz. Davud’un sadasını, Hz. Süleyman’ın gayretini ver!

 Hz. Eyyub’un sabrını, Hz. Lokman’ın hikmetini ver!

 Hz. Zekeriyya’nın hizmetini, Hz. Yahya’nın şehadetini ver!

 Hz. Meryem’in adanmışlığını, Hz. İsa’nın safiyetini ver!

 Ve Hz. Muhammed’in muhabbetini ver Ya Rab!

 ~

 Mustafa İslamoğlu

 

Eyvah dâvâm! 26 May 2013

Filed under: Bediüzzaman Said Nursi hz. — Ah Binel Ask @ 9:45 PM
Tags: , , ,

eyvah davam

.

“Eyvah dâvâm!”

Bediüzzaman, müsait olduğu günlerde Van dışına çıkıp açık havada derin bir tefekküre dalardı. Sürekli olarak, gelecekte gerçekleştirmeyi istediği projelerini düşünürdü.
Yine böyle bir gün, elli-altmış metre yükseklikteki Van Kalesi’nin başında, yapacağı çalışmaları düşünmeye koyulmuştu.
Kendinden geçmiş bir haldeyken, bir anda ayağı kaydı. Önündeki onlarca metrelik uçuruma doğru gitmeye başladı.

O anda kafasında yer eden tek düşüncesi, dâvâsıydı.
Kur’ân’ın hakikatlerini bütün âleme ilân etmek dâvâsı… Ondan başka hiçbir şey düşünmüyordu.
Ama gidiyordu uçuruma doğru… Dâvâsı ne olacaktı şimdi? Hayalleri yarım mı kalacaktı? İşte can korkusuyla değil, dâvâ korkusuyla bağırdı.

“Eyvah dâvâm!”

Aşağı düşmesi gerekirken, harika bir şekilde, uçurumun iç kısmında bulunan bir mağaranın önüne düştü.

Yüce Allah gelecekte yapacağı hizmetler için, onu çekip kurtarmıştı.

 ~

Halit Ertuğrul

 

Bizim esas vazifemiz; uhuvvet, muhabbet, ittihad, tesanüd… 09 January 2013

Filed under: Bediüzzaman Said Nursi hz. — Ah Binel Ask @ 3:12 PM
Tags: , , , ,

ahbinelask.wordpress.com

.

Said Özdemir ağabey, bir hatırasını anlatıyor:

 Bediüzzaman Hazretleri’ni bir ziyaretimde buyurdu ki:

 Kardeşim, bu sana son vasiyetimdir. Sizler hizmeti düşünmeyin. Cenab-ı Hak bu hizmeti bütün dünyaya yayacak.

 Esas sizin düşüneceğiniz, uhuvvet, muhabbet, ittihad, tesanüd.

 

Hizmet nimettir… 02 November 2012

Filed under: Aforizmalar - Nurâni Nakışlar - Özlü Sözler — Ah Binel Ask @ 1:24 PM
Tags: , , ,

.

Mademki bilen yok, sormaktır usül,
Sultanın sözüne kulak ver asıl,
Bu işin sahibi Hazreti Rasul,
Ancak bilen bilir, hizmet nimettir.

~

Serdar Tuncer

 *** 

.
Vakt-i Şerif, Cuma, ahir ve akibet hayrola efendim…

 

Bekar Genç Kızlara Bir Ders-i Hakikat… 05 September 2012


 . 

Kızlarım, hemşirelerim, bu zaman, eski zamana benzemiyor. Terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye, yarım asra yakın hayat-ı içtimaiyemize yerleştiği için, bir erkek bir kadını ebedî bir refika-i hayat ve saadet-i hayat-ı dünyeviyeye medar ve sair günahlardan kendini muhafaza etmek için almak lâzım gelirken; o biçare zaifeyi daim tahakküm altında, yalnız dünyevi, muvakkat gençliğinde sever. Ona verdiği rahatırı bazı on misli onu zahmetlere sokar. Eğer şer’an “küfüv” tâbir edilen birbirine denk olmazsa, hukuk-u şer’iye nazara alınmadığından, hayatı daima azap içinde geçer. Kıskançlık da müdahale ederse daha berbat olur. 

İşte bu izdivaca sevk eden üç sebep var:

Birisi: Tenasülün devamı için, hikmet-i İlâhiyece o fıtrî hizmete bir ücret olarak bir fıtrî meyil ve şevk vermiş. Halbuki o zevk, on dakikada bir lezzet verse de, eğer meşru ise, erkek bir saat meşakkat çekebilir. Fakat kadın, on dakikalık o zevk için on ay çocuğu kendi vücudunda zahmetini çekmekle on sene çocuğun hayatına yardımla meşakkat çeker. Demek, o on dakikalık fıtrî meyil, bu uzun meşakkatlere sevk ettiği için, ehemmiyeti kalmaz. His ve nefis, onunla onu izdivaca tahrik etmemeli.
İkincisi: Fıtraten kadın, zaafı için maişet noktasında bir yardımcıya muhtaçtır. O ihtiyaç için şimdiki terbiye-i İslâmiyeden ders almayan, serseriliğe, tahakküme alışanlardan o küçük bir iaşesi hatırı için tahakkümler altına girip riyakârâne kocasının rızasını tahsil etmek yolunda hayat-ı dünyeviye ve uhreviyesinin medarı olan ubudiyetini ve ahlâkını bozmak bedeline, köy kadınları gibi kendi nafakasını kendi çalışmasıyla kazanmak, on defa daha kolaydır. Rezzak-ı Hakikî çocukların rızkını sütle verdiği gibi, onların da rızkını o Hâlık-ı Rahîm veriyor. O rızık hatırı için namazsız ve ahlâkını kaybetmiş bir zevci aramak, riyakârâne çalışıp tahakkümü altına girmek, elbette Nur talebesinin kârı değil.

Üçüncüsü: Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelânı var. Ve bir evlâdının dünyada ona hizmeti ve âhirette de şefaati ve validesi öldükten sonra ona hasenatıyla yardımı, o meyl-i fıtrîyi kuvvetlendirip evlendirmeye sevk etmiş. Halbuki şimdi terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye ile on taneden bir iki hakikî evlât, kendi validesinin şefkatine mukabil fedakârâne hizmet ve dindârâne dualarıyla ve hasenatlarıyla validesinin defter-i a’mâline haseneler yazdırmak ve âhirette salih ise validesinin şefaat etmek ihtimaline mukabil, ondan sekizi o hâleti göstermediğinden, bu fıtrî meyil ve nefsânî şevkle o biçare zaifeler böyle ağır bir hayata kat’î mecbur olmadan girmemek gerektir. İşte bu işaret ettiğimiz hakikate binaen, bekâr kalmak isteyen Nur şakirtlerinden olan kızlara derim ki:
Tam muvafık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan, kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı; Nurun bir kısım fedakâr şakirtleri gibi mücerret kalıp tâ ona lâyık ve ebedî bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslâmiyeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasın. Ve medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın.

~

Bediüzzaman Said Nursî 

Emirdağ Lahikası : 293

 

Eşler birbirine her konuda yardım etmeli… 25 August 2012

.

“Bir kimsenin karısına evde yardım etmesi Allah’ın gazabını kaldırır.

Hayırlarını ve derecesini artırır.

Evinde hizmet görüp, bundan utanmayan kimsenin adı şehitler defterine kaydedilir.

Gece ve gündüz Cenab-ı Hak ona şehit sevabı ihsan eder.

Her bir adımı başına bir hac bir umre sevabı verilir ve

Vücudunda bulunan tüylerin sayısınca Cennette ona bir şehir ihsan olunur.”

~

(Camiu’s-Sagır, Mefatih-ül- Cinan)