Ah Binel Ask

Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. Aliya İzzetbegoviç

Dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir… 08 March 2014

biri ara baskalarini aramaya degmiyor

.

Şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki, dünyayı bir misafirhane-i askerî telâkki etsin ve öyle de iz’an etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telâkki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızâyı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına daimî bir elmasın fiyatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir.
Evet, dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâki umur-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyatlar, umur-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı şiddetli bir surette fâni umur-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere bâki elmas fiyatlarını vermek demektir.

~

Mektubat, Bediüzzaman Said Nursi (r.a.)

 

Sevdiğini söylemek için beklemeyin… 17 December 2013

Sevdiginizi soyleyin

.

“Sevdiğini söylemek için sevdiğini söylemenizi bekleyen kişiden de uzak durun.. O muhabbet değil ticaret yapıyor zira.. Her aradığında bir talebi ya da sorusu olan kişilerden de uzak durun.. Nasılsın,ne var ne yok kardeşim diyenlere ne kadar da ihtiyaç var.. Misafir olduğun evin kadını “açsanız bişeyler hazırlayayım” diyorsa sakın bişey yemeyin.. Sorgusuz sofra serenin kuru ekmeği bile şifadır.. İhtiyacın olduğunu bal gibi bildiği halde para vermek için istemeni bekleyen arkadaştan da uzak durun.. Hayatının bir döneminde kendisine yardımı dokunmuş insanların arkasından atıp tutanlar var ya..İşte onlardan uzak durun.. Bir de..kimseyi mutlu etmek için harcamayın vaktinizi, ömrünüzü.. Allah’ı memnun edin.. Gerisini de saaalllaaaaayınnnn gitsinnnnnnn”

~

Bekir Develi

 

Her insanın küçük bir dünyası, küçük bir cenneti kendi hanesidir… 20 September 2013

hane-i saadet

.

Hem her insanın küçük bir dünyası, belki küçük bir cenneti dahi kendi hanesidir.

Eğer iman-ı âhiret o hanenin saadetinde hükmetmezse, o aile efradı, herbiri şefkat ve muhabbet ve alâkadarlığı derecesinde elîm endişeler ve azaplar çeker. O cenneti, cehenneme döner veyahut muvakkat eğlenceler ve sefahetlerle aklını tenvim edip uyutur. Devekuşu gibi avcıyı görür, kaçamıyor, uçamıyor. Başını kuma sokar, tâ görünmesin. Başını gaflete sokar, tâ ölüm ve zevâl ve firak onu görmesin. Divanece,muvakkat iptal-i his nev’inden bir çare bulur. Çünkü, meselâ valide, ruhunu feda ettiği evlâdını daima tehlikelere mâruz gördükçe titrer. Ve pederini ve kardeşini eksik olmayan belâlardan kurtaramayan evlâtlar, daim bir keder, bir korkaklık hisseder. Buna kıyasen, bu dağdağalı, kararsız hayat-ı dünyeviyede, o mes’ut zannedilen aile hayatı çok cihetlerle saadetini kaybeder. Ve kısacık bir hayattaki münasebet ve karâbet dahi, hakiki sadakati ve samimî ihlâsı vegarazsız bir hizmeti ve muhabbeti vermez. Ahlâk o nisbette küçülür, belki sukut eder.

Eğer âhirete iman o haneye girse, birden ışıklandıracak. Ortalarındaki münasebetve şefkat ve karâbet ve muhabbet, kısacık bir zaman ölçüsüyle değil, belki dâr-ı âhirette, saadet-i ebediyede dahi o münasebetlerin devamı ölçüsüyle samimî hürmet eder, sever, şefkat eder, sadakat eder, kusurlarına bakmaz gibi ahlâk yükseklenir. Hakikî insaniyet saadeti o hanede başlar inkişafa.

~

Bediüzzaman Said Nursî (r.a.)

Risale-i Nur Külliyatı

Sözlükle okumak için: http://erisale.com/#content.tr.11.223 , http://erisale.com/#content.tr.11.224

 

Kendini pak eyle ve Rabbini zikret! 27 June 2013

Filed under: Bir Hadis-i Şerif — Ah Binel Ask @ 9:24 PM
Tags: , , , , , , ,

bir demet gul

.

Peygamber Efendimizin (asm) biricik kızı Fatıma annemiz, Hz. Ali (ra) ile evleniyordu. Resulullah, evlilik öncesi kızına şu nasihatlerde bulundu: “Kendini pak eyle ve Rabbini zikret!”

 Hz. Fatıma sordu:  “Kendimi nasıl pak edeceğim?”

 Peygamber Aleyhisselâm, şöyle cevap verdi: “Su ile pak et. Erkeğin sana baktığı zaman ferahlasın.

Gözlerine sürme sür. Çünkü sürme, kadının süsüdür.

Ey Fatıma kocan sana baktığı zaman, gözlerini yumma! Bu söylediğimi yaparsan, erkeğinin muhabbeti artar.

Erkeğin başka yere baktığı zaman, sen onun yüzüne bak. Böyle yaparsan sana bir ay oruç sevabı yazılır.

Ey Fatıma erkeğine iltifat et. İltifat et ki, başkasına muhabbet duymasın.

Ey Fatıma, erkeğinin ayıbını başkalarına açma!

Allah sana gazap eder. Sonra melekler, sonra peygamberler, sonra da erkeğin gazap eder.

Ey Fatıma, bunu bana Cebrail bildirmiştir.”

~

(S. Gündüzalp, Bir Gül Demeti, s. 115)

 

Muhabbet selâmeti doğurur. . . 27 April 2013

Filed under: Aforizmalar - Nurâni Nakışlar - Özlü Sözler — Ah Binel Ask @ 11:10 PM
Tags: , , ,

selam filmi

.

Muhabbet selâmeti doğurur. 
O yüzden her güzellik, bir Selâmla başlar.

Selam. . .

 

Hadislerin Işığında Kaliteli Bir Âile 25 March 2013

ailemiz hane-i saadetimizHer müşkilimizin halli Kur’ân ve sünnet ile mümkün olduğu gibi bu asrın en mühim yaralarından biri olan sağlıksız âile meselesinin çözümü de ancak Kur’ân ahlâkına ittiba ve İslâm terbiyesine teslim olmaktadır. Herkes üzerine düşeni araştırmalı, öğrenmeli, idrak etmeli ve tatbik etmelidir. Yani âiledeki diğer bireylerin vazifelerinden ziyâde her birey kendi vazifesini bilmeli ve takip etmelidir.

İnsan karakterinin büyük bir yüzdesinin küçük yaşlarda şekillendiğini artık bilmeyenimiz yoktur. Dolayısıyla oluşturduğumuz toplumda fertler kendi şahsiyetinden önce yetişmiş oldukları âileyi, iyisiyle kötüsüyle bir şekilde temsil etmekteler. Âilenin ve çocuk yetiştirmenin önemine dâir okuduğumuz ve işittiğimiz her bir mâlûmat, ebeveynlerimizi birçok cihette takdir ediyor olsak da “Keşke daha güzel bir âile eğitimi almış olabilseydim” düşüncesini ister istemez zihnimize taşır.

Ve sonrasında “Benim teşekkül ettireceğim âilede falan doğrular olup filan yanlışlar olmamalı” gibi kendimize ileriye dönük bir takım vazifeler verir ve bu idealimizi vakti geldiğinde uygulama gayretine gireriz. Hedef, kaliteli âileler ile maddî ve manevî sağlıklı nesiller ortaya çıkması ve böylece terakki etmiş bir cemiyet teşekkül etmesidir.

Âilede en önemli esaslardan biri âile içi bağların kuvvetli olmasıdır. Evlatların ebeveyne karşı hürmet, muhabbet ve itaat içinde olmaları, kardeşlerin ise samimi muhabbet içinde bulunup, bu menfaatsiz sevgilerinin bir ömür devam edebilmesi ve âiledeki her bir ferdin (şahsî olsa bile) verecekleri kararlarda müstakil davranmayıp istişâreli davranmaları o âilenin kaliteli bir âile olduğunun en önemli göstergelerindendir.

Evrenselliğini her şekilde ispat etmiş Kur’ân ve İslâmiyet, âile müessesesinin âhengini temin edecek esasları âile içinde bulunan her ferde paylaştırmıştır.

***

“Her hangi bir kadın ki eşi kendisinden râzı olarak ölmüşse cenneti hak etmiştir.” (Tirmizi, Sünen)

Şuurlu bir Müslüman kadını kocasına itaat ve muhabbete sevk eden bu nebevî ölçüleri hayatına geçirecek ve elbette kocasının rızasını kazanma gayreti içinde olacaktır. Bir başka hadîste ifade edilen “Kocasının başına altından giydirilmiş taç gibi” olan hayırlı kadınlar kervanına hiçbir mü’mine hanımın dâhil olma iştiyakını taşımaması mümkün değildir. Kur’ân ahlâkıyla ve sünnet terbiyesiyle kendini tezyin etmek isteyen Müslüman bir kadın elbette cennetinin anahtarı kocasının elinde olduğunun idrâkine varmış bir kadındır ve o şuur ile de amel eder.

***
“Sizin en hayırlınız eşine karşı hayırlı olanınızdır. Ben sizin içinizde âilesine karşı en hayırlı davrananızım.” (Tirmizi, Sünen)

“Kadınlara ancak âl-i cenap ruhlar değer verir ve onlara ancak alçak karakterliler hor nazarla bakar.” (Suyûti, Câmiü’s-sağîr)

Kendisine Kur’ân’ı ve Peygamber (asm)’i ölçü etmiş Müslüman bir erkeğin ise kadına hayırla muamele edilmesini emreden bu hadîsleri bildikten sonra kadına değer vermeksizin zevcesine hayırsız ve kaba bir eş olması düşünülemez.

“Cennet anaların ayakları altındadır.” (Kuzâ’î) meâlindeki hadîs-i şerîf’i evlatlara, annelerin duâsı alınmadan cennetin hak edilemeyeceğini hatırlatırken, “Allah’ın rızası babanın rızasıdır.” (Tirmizi) meâlindeki hadîs-i şerîf ise babalar hoşnut edilmeden Allah’ın rızasının kazanılamayacağını ikaz etmektedir.

“Âilede en büyük kardeş baba mevkîindedir.” (Beyhâki) Bu ölçü ile de İslâm dini, baba bulunmadığında büyük kardeşi babaya vekil seçmekle, küçük kardeşleri büyük kardeşin etrafına toplar. Böylece âilenin birlik ve beraberliğinin bozulmasına izin vermez.

***

“Allah, bir âilenin fertlerini sevdiği zaman, onların aralarına şefkat ve merhameti sokar.” (Beyhakî, Ahmed)

Büyükten küçüğe şefkat, küçükten büyüğe hürmet ile nûrânî disiplin giymiş bir âileyi hangi birimiz arzu etmeyiz ki? Âilede verdiği vazifelerle; kadını kocasına, erkeği karısına, evlatları anne-babaya ve kardeşleri birbirine raptetmekle hârika bir dayanışma vücûda getiren İslâm terbiyesi, Kur’ân’ın evrensellik mûcizesine bir nümûne değil de nedir? Semada yıldızları ve gezegenleri güneşlerin yörüngesine sokmakla felekler arasında muazzam bir ahenk oluşturan ilâhî kanun, âile içinde de aynı âhengi hârika bir şekilde temin etmektedir.

Her müşkilimizin halli Kur’ân ve sünnet ile mümkün olduğu gibi bu asrın en mühim yaralarından biri olan sağlıksız âile meselesinin çözümü de ancak Kur’ân ahlâkına ittiba ve İslâm terbiyesine teslim olmaktadır. Herkes üzerine düşeni araştırmalı, öğrenmeli, idrak etmeli ve tatbik etmelidir. Yani âiledeki diğer bireylerin vazifelerinden ziyâde her birey kendi vazifesini bilmeli ve takip etmelidir.

Hepimizin bildiği bir Çin atasözü vardır “Bir çivi yüzünden bir nal, bir nal yüzünden bir at, bir at yüzünden bir asker, bir asker yüzünden bir savaş kaybedilebilir!” Kaybettiren değil kazandıran bir çivi olmak. Cemiyetin ahlâk ve îmânının kurtuluşuna vesile sayılabilecek bir âile müessesesi ve bu âilenin teşekkülünde vazifesini şuurla icra eden bir fert olabilmek bu asırda en büyük ayrıcalıklardan biri olsa gerek!

.

Mehlika Yağmur

 

Faydalı olmak istiyorsan muhabbet et… 02 March 2013

Filed under: Edebi İktibaslar — Ah Binel Ask @ 4:15 PM
Tags: , , ,

muhabbet et

.

Avucunun içine bak. Oradaki çizgileri değiştirebiliyor musun? Onları ancak seyrediyorsun.

Ne mânâya geldiklerini, ne sırlar taşıdıklarını bilmeden, sadece bakıyorsun. Oraya gizlenmiş yazıyı değiştirmeye gücün yok!

Oysa sen, avucunun içindekini bile değiştiremezken, bir başkasını değiştirmeye kalkışıyorsun.

Faydalı olmak istiyorsan, müdahale etme de muhabbet et. Tekâmülleri için dilinle duâ, hâlinle misal teşkil et.

Önce kendi avucunun içini sev. Çünkü sevdikçe genişleyecek. İşte o vakit nicesi, huzur bulmak için,

o avucun içine kendi arzusuyla gelecek.

 ~

Neslihan Nur Türk

 

“Ey ben olan SEN!” 14 January 2013

ahbinelask.wordpress.com

.

Bir kimse “Ey ben olan SEN!” diyecek kadar benliğini sevdiğinde eritmedikçe muhabbeti tam ve mükemmel olamaz!”

 ~

Sêrî es-Sakâti

 

Bizim esas vazifemiz; uhuvvet, muhabbet, ittihad, tesanüd… 09 January 2013

Filed under: Bediüzzaman Said Nursi hz. — Ah Binel Ask @ 3:12 PM
Tags: , , , ,

ahbinelask.wordpress.com

.

Said Özdemir ağabey, bir hatırasını anlatıyor:

 Bediüzzaman Hazretleri’ni bir ziyaretimde buyurdu ki:

 Kardeşim, bu sana son vasiyetimdir. Sizler hizmeti düşünmeyin. Cenab-ı Hak bu hizmeti bütün dünyaya yayacak.

 Esas sizin düşüneceğiniz, uhuvvet, muhabbet, ittihad, tesanüd.

 

Allah’ım akıl rızkımı bol eyle… 06 January 2013

Filed under: Dua Bir İksirdir... — Ah Binel Ask @ 6:31 PM
Tags: , , , , ,

ahbinelask.wordpress.com

.

“Rızık deyince aklına yenilip içilecek şeyler gelenin aklına şaşarım.
Allah’ım akıl, irade, hikmet, irfan, ihsan, muhabbet rızkımızı bol eyle.”

~

Hz. Âişe (r.a)

 

Nerede muhabbet, orada Muhammed (a.s.m.) 05 January 2013

Filed under: Edebi İktibaslar — Ah Binel Ask @ 12:33 PM
Tags: , ,

ahbinelask.wordpress.com

.

”Her gül kokan yerde muhakkak gül vardır.

Her gül kokan yerde gül olduğu gibi her dedikodusuz

ve fesatsız olan mecliste de Hazret-i Muhammed vardır.

 Nerede muhabbet, orada Muhammed…”

Ken’an Rifâî Hz.

 

Gerçek dostlarla karşılaşmak, kalbe muhabbet aşısı yapar… 07 November 2012

Filed under: Edebi İktibaslar — Ah Binel Ask @ 4:21 PM
Tags: , , ,

.

Gerçek dostlarla karşılaşmak, kalbe muhabbet aşısı yapar.

 Gönüller aşılanır, birbirlerini kuvvetlendirir.

 Salih insanlara sadece bakmak bile, insana tesir eder.

 Zahiren bir resme bakmak, o resme bakana hiç tesir etmez mi?

 Mesela hüzünlü birine devamlı bakan, üzülmez mi?

 Sevinçli birini gören sevinmez mi ?

 İşte bunun için, nazarı [bakışı] fayda vermeyenin, sözü fayda etmez derler.

 Bu hayvanlarda bile vardır.

 Azgın bir deve, uslu develerin yanına konduğu zaman uysallaşıverir.

 .

 Mesela bir leş, içine karıştığı suyu, havayı bozar.

 Yiyecekler bozulmaya başladıklarında temizlenip korunmazlar mı?

 Her canlı da bu varsa, insanda bu beraberlik fazlasıyla vardır.

 Çünkü insan da dost aramaya müsaitlik fazlasıyla vardır.

 Çünkü insan dost aramaya müsait yaratılmıştır, insanın dostları, Allah’ın dostları değil mi?

 ~

 Şihâbüddin es-Sühreverdî (k.s)

 

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun ! 24 October 2012


Ey Mücibü’d-Daavât! Duâmı makbul kıl! Sa’yimi meşkûr kıl! Amelimi mebrur kıl!

Duâmı merdut, kulluğumu matrud, imanımı meşkûk, davranışımı müfsid kılma!

Nifak, hilâf, fesat, kin, adavet, düşman ve şeytan fitnesinden bizi ve ehl-i imanı koru!

Âmin!

 ~

Süleyman Kösmene

 .

 Binler sevgi, selam ve muhabbet ile mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder,

Cenab-ı Hak`dan dünya ve ahiret saadetiniz için hayırlara vesile olması niyaz ederiz,

Baki selam ve dua ile kalın!

 

Kur’ân-ı Kerîm muhabbeti! 19 September 2012

.

“Kur’ân-ı Kerîm muhabbeti, çorak gönlümüze bereketli nisan yağmurları gibi yağmadıkça

Muhammedî bir mevsimin zümrütlüğüne kavuşamayız.”

 ~

Osman Nuri Topbaş

 

Ey Rabbim! Bu cahil kuluna rahmet et! 07 September 2012

Filed under: Dua Bir İksirdir... — Ah Binel Ask @ 2:18 PM
Tags: , , , , , , ,

Ey Rabbim! Sen beni çağırıyorsun, bense Sen’den yüz çeviriyorum; Sen bana muhabbet ediyorsun ben ise San’a buğz

ve inat ediyorum. Sen kendini bana sevdirmek istiyorsun, ben ise kabul etmiyorum; sanki benim San’a bir

üstünlüğüm vardır; bu nankörlüğüm, lütuf ve kereminden olan rahmet ve ihsanını benden alıkoymuyor.

 Öyleyse cahil kuluna rahmet et; fazl ve ihsanınla bana bağışta bulun; şüphesiz Sen çok bağışlayan ve kerimsin

Âmîn!

Vakt-i Şerif, Cuma, ahir ve akibet hayrola efendim…
 ~

(Şeyh Abbas Kummî’nin “Mefatihu’l-Cinan” kitabından alıntıdır.)

 

Muhabbet şu kâinatın bir sebeb-i vücududur… 03 September 2012

Filed under: Aforizmalar - Nurâni Nakışlar - Özlü Sözler — Ah Binel Ask @ 10:37 PM
Tags: , , , ,

Muhabbet, doyum olmaz bir lezzet… onu tat

Muhabbet, hoş bir seda… onu duy

Muhabbet, seyredilmesi gereken eşsiz bir manzara… onu gör

Muhabbet, şu varoluşun en gerekli ilmi… onu bil

Sen tıpkı muhabbet içinde yüzen bir balık gibisin… o sadece seni değil tüm bir kainatı sarmış.

 ~

Mehmet Salih Öner

 

Sevgi üç türlüdür … 09 April 2012

Filed under: Aşk bu olsa gerek — Ah Binel Ask @ 4:58 PM
Tags: , , ,

ahbinelask.wordpress.com

.

Birincisi MUHABBET :

 …Sevdiğini Görünce Mutludur Kişi,

 Görmeyince Önemli Değil.

 

İkincisi AŞK :

 Sevdiğini görünce Mutludur Kişi,

 Görmeyince Hüzün Kaplar İçini.

 

Üçüncüsü DERT :

 Kişi Sevdiğini Görsede Hüzünlüdür,

 Görmesede…

 ~

 Fuzûlî

 

Aşk, şiddetli bir muhabbettir. . . 31 March 2012

ask siddetli bir muhabbettir

.

“Aşk, şiddetli bir muhabbettir; fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azab ve elemde bırakır; veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiatına değmediği için bâkî bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılab eder.”

 Dokuzuncu Mektub | Bediüzzaman Said Nursi hz. 

 

Baba ve anneye muhabbet, ibadettir… 06 March 2012

Filed under: Risale-i Nur'dan İnciler... — Ah Binel Ask @ 12:54 PM
Tags: ,

.

Peder ve vâlideye karşı muhabbetin Cenâb-ı Hak hesâbına olduğu için, 
 hem bir ibâdet,  hem de onlar ihtiyarlandıkça hürmet ve muhabbeti ziyâdeleştirirsin.

En âlî bir his ile, en merdâne bir himmet ile onların tûl-i ömrünü ciddi arzu edip bekâlarına duâ etmek,

tâ onların yüzünden daha ziyâde sevap kazanayım diye samimi hürmetle onların elini öpmek, ulvî bir lezzet-i ruhânî almaktır.

 Yoksa nefsânî, dünya itibâriyle olsa, onlar ihtiyar oldukları ve sana bâr olacak bir vaziyete girdikleri zaman,

en süflî ve en alçak bir his ile, vücudlarını istiskâl etmek, sebeb-i hayatın olan o muhterem

zâtların mevtlerini arzu etmek gibi vahşî, kederli, ruhânî bir elemdir. 

~

Bediüzzaman Said Nursi hz.

Sözler / Risale-i Nur