Ah Binel Ask

Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. Aliya İzzetbegoviç

Dua ediliyor, cevap verilmiyor mu? 05 February 2013

ahbinelask.wordpress.comSekizinci ders

وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَادِى عَنِّى فَاِنِّى قَرِيبٌ اُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِ
1

اُدْعُونِى اَسْتَجِبْ لَكُمْ
2

قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَاۤؤُكُمْ
3

Şu âyetler, duanın, mühim bir esas-ı ubudiyet olduğunu gösteriyor.

Ey hakikat-i hâlden gâfil müddei! Dâvâ ediyorsun ki: “Dua ediliyor, cevap verilmiyor. Âyet ise, âmmdır.”

Evvelen: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Belki cevap vermek daimîdir. Fakat is’âf-ı hâcet, mücîbin hikmetine tâbidir. Meselâ, sen tabibi çağırıyorsun. Dersin ki: “Ey hekim!”

O da cevaben, “Lebbeyk” der.

Sonra dersin, “Bana şu taamı veyahut şu dermanı ver.”

Hekim bazan münasip gördüğü matlubu aynen verir; bazan istediğinden daha âlâsını verir; bazan da, senin hastalığına zarar olduğu için, cevap verdiği halde sana birşey vermez.

Dua, bir nev’i ibadet olduğu için, hâlis olmak gerektir, ta ki kabul olunsun. İbadetin semeratı ise uhrevîdir. Dünyevî işler, o ibâdâtın evkat-ı mahsusalarıdır. Meselâ, yağmursuzluk, yağmur namazının vaktidir. Namaz, yağmur yağması için vaz edilmemiştir. Umur-u dünyeviye niyet edilse, o ibadet olan dua halis olmadığı için kabule lâyık olmaz.

Evet, nasıl ki gurub, mağrib namazının vaktidir. Ay ve güneşin tutulmaları da, salâtü’l-küsuf ve’l-husuf denilen iki ibâdât-ı mahsusanın vaktidir. Yoksa gaye değil ki, namaz kılmakla, ta güneş ve kamer açılsınlar. Çünkü, güneş ve kamerin açılmaları zamanı muayyendir. Fâtır-ı Zülcelâl, bu iki âyât-ı azîmin nikabı zamanında, yani perdelendikleri zamanda, ibâdını, ibadete davet eder.

Onun gibi, yağmursuzluk da, yağmur namazının vaktidir; yağmurun gelmesinin gayesi değil. Yağmursuzluk devam ettikçe, ol veçhile Allah’a ibadet devam eder. Yağmur geldiği vakit, vakti kaza olur.

Onun gibi, zâlimlerin tasallutu ve beliyelerin nüzulü zamanları, bazı ed’ıye-i mahsusanın evkatıdır. Belki de o beliyeler, o duaları söylettirmek içindir. Yoksa o dualar, sırf o beliyelerin def’i için değildir. Belki, bir nev’i ubudiyet olan o dualar, o beliyyelerin devamı müddetince devam ederler. Eğer duaların berekâtıyla beliyeler def’ ve ref’ olunsalar, nurun alâ nur. Şayet ref’ olunmazlarsa, denilemez ki, “Dua kabul olunmadı.” Belki, “Duanın vakti bitmedi” denilir. (Nur’un İlk Kapısı)

 1- “Kullarım senden Beni sordukları vakit de ki, muhakkak Ben çok yakınım. Bana duâ ettiği zaman, duâ edenin duâsına cevap veririm.” Bakara Sûresi, 2:186.
 2- “Bana dua edin, size cevap vereyim.” Mü’min Sûresi, 40:60.
 3-“De ki: Eğer duanız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?” Furkan Sûresi, 25:77. 

~

Bediüzzaman Said Nursi rh.a.

.

(Bakmanız için sözlük yorumda yazılıdır.)

 

Doğum Gününüz Kutlu Olsun “EFENDİM” 23 January 2013

ahbinelask.wordpress.com

.

Doğum Gününüz Kutlu Olsun “EFENDİM”
.
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
.
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
 Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
 Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
 Damar damar seninle, hep Seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

 ~

Nurullah GENÇ

 

Sesini değil, sözünü yükseltmeli İnsan… 13 October 2012

Filed under: Aforizmalar - Nurâni Nakışlar - Özlü Sözler — Ah Binel Ask @ 9:58 PM
Tags: , , ,

Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. 

Çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşartan… 

~

 Hz . Mevlana (k.s.)

 

Kur’ân-ı Kerîm muhabbeti! 19 September 2012

.

“Kur’ân-ı Kerîm muhabbeti, çorak gönlümüze bereketli nisan yağmurları gibi yağmadıkça

Muhammedî bir mevsimin zümrütlüğüne kavuşamayız.”

 ~

Osman Nuri Topbaş

 

İnsanın kalbi; yangın da burada, yağmur da… 04 September 2012

Filed under: Aforizmalar - Nurâni Nakışlar - Özlü Sözler — Ah Binel Ask @ 5:26 PM
Tags: , ,

.

İnsanın kalbinden daha büyük çöl;

 İnsanın kalbinden daha derin göl var mı ki ?

 Ah işte, âh; yangın da burada, yağmur da…

Senai Demirci

 

Apaçi Kızılderililerinin evlilik yemini! 28 August 2012

Filed under: Ailemiz...Hane-i Saadetimiz... — Ah Binel Ask @ 11:34 AM
Tags: , , ,


Artık yağmurda hiç ıslanmayacaksınız; çünkü her biriniz bir diğeriniz için sığınak olacaksınız.

Artık hiç üşümeyeceksiniz; çünkü her biriniz bir diğeriniz için sıcaklık olacaksınız.

Artık hiç yalnızlık çekmeyeceksiniz; çünkü her biriniz bir diğerinize yoldaş olacaksınız.

Artık bir bedensiniz; çünkü önünüzde tek bir hayat var.

Şimdi yuvanıza gidin, birlikteliğinize tanık olacak günlere başlayın. 

Her gününüz mutlulukla dolsun, ömrünüz mutlulukla uzasın.

Senai Demirci

 

Nisan, yağmur ve insan… 01 April 2012

Filed under: Edebi İktibaslar — Ah Binel Ask @ 5:58 PM
Tags: , , , ,

Nisan, yağmur ve insan…
Bugünlerde yağması beklenen bereketli Nisan yağmurları, vücuda zindelik ve enerji kazandırıyor.
Çünkü içinde “kullanılabilir demir” var.
Kış boyunca en alt seviyeye inen vücudun demir miktarını en doğal yoldan geri kazanabilirsiniz:
Yağmur gördüğünüzde dışarı çıkıp bol bol ıslanın!..

Bu hafta yağmurlar başlarken etrafınıza dikkatle, fark etmek için bakın. Yaprakların boyutlarını, renklerini, tomurcukları hafızanıza kaydedin… Üşüyorsanız yağmur suyunu toplayın ve evde ısıtarak duş alın… Evcil hayvanınız varsa bu sudan içirin, mümkünse yağmurda dolaştırın. Evde yaşlılar varsa onların da ellerine, yüzüne, saçlarına yağmur suyu sürün. Hatta mümkünse hafta başında, kanınızdaki demiri ölçtürün; ıslana ıslana dolaştıktan sonra kanınızdaki demiri tekrar ölçtürün… Böyle tavsiye ediyor uzmanlar.

Nisan yağmurlarında kullanılabilir sevgi var, hissedilebilir şefkat var ve hoşgörü var… Üstelik yağmurlar mayısta da yağacak, martta da yağıyordu… Nisanda da sevgi yağmurları yağıyor yine, her yerde.

Peki biz… biz, nerdeyiz?.. Bu yağmurların altında mıyız?

Etrafımıza biraz daha dikkatle bakıyor muyuz; bitkilerin rengini, yaprakların boyunu ve tomurcukları görebilecek kadar?.. Yağmurlar yağarken kaplarımızı doldurmak geliyor mu aklımıza, tekrar yıkanmak için?.. Yaşlılarımızın da bundan mahrum kalmamasına çaba gösteriyor; suyu, elimizle onların da ellerine, yüzlerine, saçlarına sürüyor muyuz?.. Aynı sudan hayvanlarımıza bile içirmeyi düşünüyor muyuz?..

Fark ediyor muyuz gerçekten; nisan yağmurları yağıyor… Ve sevgi yağmurları yağıyor; bir nisandan diğer nisana kadar…

 Biz altında dolaşıyor muyuz?..

Muammer Erkul