Ah Binel Ask

Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. Aliya İzzetbegoviç

İbadet etmek, kulluk elbisesi giyinmektir… 25 October 2014

Filed under: Aforizmalar - Nurâni Nakışlar - Özlü Sözler — Ah Binel Ask @ 10:12 PM
Tags: ,

ibadet etmek

.

“İbadet etmek, kulluk elbisesidir.
Allah Teâlâ mahrum ettiği
kimseden o elbiseyi çıkarır.”

~

Ebû Bekir Kettânî Hazretleri (k.s)

 

Sorma halimizi Ya Rab :( 12 May 2014

Sorma halimizi

.

Kabul et duamızı, 
gidecek yerimiz yok. 
Affet günahlarımızı; 
kötü amel ettik. 
Şefkat göster; 
incindik. 
Arama bizde ibadet; 
yok, yok. 
Hitab etme bize heybetle; 
dayanacak güç yok. 
Sorma ne yaptın diye;
düşer başımız öne.
Sorma ne getirdin diye;
oluruz rezil rüsva.

~

Abdullah-ı Ensârî (Sufi XI. yüzyıl)

 

Yaptığın ibâdetten mükafat bekleme! 02 February 2014

ibadetten ucret beklemek

.

Yaptığı ibâdetle mükafat bekleyenin aklına şaşarım..
İbâdet edebilenlerden olmak, mükafatın ta kendisi değil mi?

~

Serdar Tuncer

 

Berat gecesi göklerin kapıları açılır… 22 June 2013

Filed under: Bir Hadis-i Şerif — Ah Binel Ask @ 11:20 PM
Tags: , , , ,

berak kandili

.

“Berat gecesi göklerin kapıları açılır, melekler müminlere müjde verir ve ibadete teşvik ederler.” 

~

(Nesai, Beyheki, A, Münziri)

 

Namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar! 15 May 2013

namaz

.

“Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.

Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.”

~

(Ankebut suresi. 45 ayet)

 

İlahi, beni cemalinden mahrum etme! 11 February 2013

Filed under: Dua Bir İksirdir... — Ah Binel Ask @ 4:48 PM
Tags: , , , ,

ahbinelask.wordpress.com

.

İlahi, eğer cehennemden korkarak sana kulluk ve ibadet ediyorsam, beni cehenneme koy; Eğer cennet ümidi ile sana kulluk ve ibadet ediyorsam cenneti bana haram kıl. Eğer sana sırf senden dolayı kulluk ve ibadet ediyorsam beni cemalinden mahrum etme!

 ~

Hz. Rabia-tül Adeviyye (r.a.)

 

Allah’tan başka bütün ibadet ettiğiniz şeyler toplansa! 05 December 2012

Filed under: Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan — Ah Binel Ask @ 8:10 PM
Tags: , ,

ahbinelask.wordpress.com

.

Sineklerin tam 9 kalbi vardır.
Gözlerinde ise 8000 mercek bulunur.
Ve saniyede 100 görüntü algılayabilir.
.
“Şüphesiz, Allah’tan başka bütün çağırdığınız ve ibadet ettiğiniz şeyler
 toplansalar, bir sineği halk edemezler… “
.
 – Hac Sûresi, 73

 

Allah beni beğeniyor mu? 27 October 2012

.

Hakikat-i ihlas, her türlü işimizi Allah için yapmaktır. Asma diyemez ki, bu üzümler benim. Tavuk diyemez ki, bu yumurtalar benim. İnsan diyemez ki, bu akıl benim. Zengin diyemez ki, bu mallar benim. Alim diyemez ki, bu ilimler benim. Müslüman “ben” kelimesini ortadan kaldıracak. Ben yok, ya biz diyecek yahut Allah diyecek.

Necip Fazıl, “Suç bende, aşılmaz duvar bendedir” diyor. Bediüzzaman “Ben kendimi beğenmediğim gibi beni beğenenleri de beğenmiyorum.” diyor.

İnsanların hepsinde kendini beğendirmek duygusu vardır. Bunun için güzel giyinirler, güzel konuşurlar, evlerini eşyalarını en mükemmel şekilde yaparlar. Neden? Kendilerini beğendirmek için. Aslında Müslüman’ın şerefi, şahsi faziletinden olmalı. Fakat şimdi o gitti, Müslümanlar da faziletlerini eşyadan almaya başladılar.

Bu hal israfı getirdi, Allah rızasını unutturdu.

Şöyle bir kıssa anlatırlar: Mahkeme-i Kübra’da Allah soracak, “Benim için ne yaptın ey kulum?”

Kul diyecek ki:

“Namaz kıldım.” “Dindar desinler diye namaz kıldın!”

“Oruç tuttum.” “Zayıflamak için tuttun.”

“Zekat verdim.” “Cömert desinler diye verdin.”

“Kurban kestim” “Zengin desinler diye kestin!”

Desinler diye yapılan amellerin sevabı yok.

Mahşerde Mahkeme-i Kübra’da dünyada yaptığımız işlerin ne için yapıldığı sorulacak: Allah için ne yaptın?

Yirmi yaşımdayken İstanbul’a geldim. Arkadaşlar, çevrem beni beğensinler isterken, herkes bana kulp takıyordu.

Çok üzülüyordum. Tabii genç bir insanım. “Böyle de hayat olmaz ki!” diyordum. Ben bir şey bulmalıyım. O prensiplere uymalıyım. İnsanlara önem vermemeliyim. O formülü buldum: İslamiyet!.. Ondan sonra kendimi sadece ve sadece Allah’a beğendirmeye çalıştım. Çok acayip bir durum oldu: Kendimi Allah’a beğendirmeye çalışınca insanlar

da beni beğendi. Tabii bana gülenler olmuştur amma onlara da hiç önem vermedim.

İş hayatımda olsun, evlilik hayatımda olsun bir problem olduğunda ‘Acaba nasıl davranırsam Allah beni beğenir?’ düşüncesiyle hareket etmeye çalıştım. Haklı da olsam, kabahati hep kendimden bildim. O zaman hem ben rahatladım hem çevremdekiler rahatladı. Beraber çalıştığım arkadaşlara, (bu kişilerin hepsi benden yaş olarak küçük)

“Ne iş verirseniz yaparım, her türlü çalışmaya hazırım.” diyorum. Oğlum veya kızım bir işte fikirlerini söylerse,

o fikre itiraz etmem, Allah’ın hoşuna gitmeyecek bir şey değilse, İslamiyet’e aykırı bir noktası yoksa tamam derim,

söylediklerine razı olurum.

İnsanın insana üstünlüğü yoktur. İnsanları üstün kılan prensipleridir. Üstat bunu şöyle özetliyor: “Allah için işleyiniz. Allah için çalışınız. Allah için görüşünüz. Onun rızası dairesinde hareket ediniz.”

İşte özet bu.

Allah beni beğeniyor mu? Hz. Ömer buyurmuş ki: “Deseler ki bir kişi cennete gidecek, acaba o ben miyim diye ümitlenirim. Yine deseler ki bir kişi cehenneme gidecek, acaba o ben miyim diye korkuya kapılırım.”

Günahlarımıza tövbe edeceğiz, ibadetlerimize devam edeceğiz ancak ibadetlerimize değil, Allah’ın rahmetine güveneceğiz…

~

Hekimoğlu İsmail

 

İbadetin ruhu İhlastır… 20 October 2012

Filed under: Risale-i Nur'dan İnciler... — Ah Binel Ask @ 10:08 AM
Tags: , , , , , ,

.

“Bu dünya dâr-ül hizmettir, ücret almak yeri değildir. A’mal-i sâlihanın ücretleri, meyveleri, nurları berzahta, âhirettedir.

O bâki meyveleri bu dünyaya çekmek ve bu dünyada onları istemek, âhireti dünyaya tâbi’ etmek demektir.

O amel-i sâlihin ihlası kırılır, nuru gider. Evet o meyveler istenilmez, niyet edilmez.

Verilse, teşvik için verildiğini düşünüp şükreder.”

 ~

Bediüzzaman Said Nursi hz. / Kastamonu Lahikası

 

İbadetlerimiz zevksiz oluşu, Allah’a karşı edepsizlik yaptığımızdandır!… 06 September 2012

Filed under: Aforizmalar - Nurâni Nakışlar - Özlü Sözler — Ah Binel Ask @ 9:50 PM
Tags: , , , ,

Bir insan ibadete yaklaşamıyor, yaklaşsa da zevk alamıyorsa,
Mutlaka Allah’a karşı, bir edepsizlik yapmıştır da,
Gök kapıları kapanıp, manevi rızık kesilmiştir.

~

Mehmet Fatih Çıtlak

 

İbadet iki kısımdır, biri müsbet, diğeri menfi… 06 July 2012


Şu dâr-ı dünya,
meydan-ı imtihandır
ve dâr-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir.

 Madem dâr-ı hizmettir  ve mahall-i ubudiyettir. Hastalıklar ve musibetler, dinî olmamak ve sabretmek şartıyla,

o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor 

ve kuvvet veriyor. Ve herbir saati bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden, şekvâ değil, şükretmek gerektir.

Evet, ibadet iki kısımdır: bir kısmı müsbet, diğeri menfi. Müsbet kısmı malûmdur. Menfi kısmı ise, hastalıklar

ve musibetlerle, musibetzede zaafını ve aczini hissedip, Rabb-i Rahîmine ilticâkârâne teveccüh edip, Onu düşünüp, Ona yalvarıp hâlis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riyâ giremez, hâlistir. Eğer sabretse, musibetin mükâfâtını düşünse, şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur. Hattâ bir kısmı var ki, bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçer. Hattâ bir âhiret kardeşim, Muhacir Hafız Ahmed isminde bir zâtın müthiş bir hastalığına ziyade merak ettim. Kalbime ihtar edildi: “Onu tebrik et. Herbir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçiyor.” Zaten o zat sabır içinde şükrediyordu.

(İkinci Lem’a)
Bediüzzaman Said Nursî hz.

 

Fâni dünyana bedel, bâki bir Cennet seni bekler… 06 March 2012

.

Senin şu fâni dünyana bedel, bâki bir Cennet seni bekler.
İbadet ettiğin ve tanıdığın Hâlik-ı Zülcelâl’in va’dine îman ve îtimad et.
 O’na va’dinde hulfetmek (sözünden dönmek) muhaldir (imkânsızdır).
Kudretinde hiçbir cihetle noksaniyet yoktur.
İşlerine acz müdahele edemez…

~

 Bediüzzaman Said Nursi hz.

Mektûbât / Risale-i Nur

 

Kulluğum sultanlığımdır… 08 February 2012

Hatırlıyorum, bir tanıdığım, “Niçin namaz kılıyorsun?” diye sormuştu da, hemen cevap vermek yerine,

başka bir soru ile mukabele etmiştim: “İlletini mi öğrenmek istiyorsun, hikmetini mi?”

Şaşırmış, “Bu da ne demek oluyor?” demişti.

Şöyle bir açıklama yapmıştım: “İllet, hakiki sebep, demektir. Hikmet ise, gözetilen fayda ve menfaat.”

“Şu hâlde illeti nedir?”

“İlahî emirdir, ben namazı sadece emredildiği için kılıyorum.”

“Ya hikmeti..?”

“Saymakla bitmez. Ben, hemen aklıma gelenleri söyleyeyim. Namaz, her şeyden önce, cehennem ateşinin kalkanı, kabir azabının siperi ve cennet kapılarının anahtarıdır. Ebedî saadet, onun sonsuza uzanan bir meyvesidir.

“Namaz, kalbe gıda, ruha şifa, bedene sıhhat, vicdana ölçü, akla istikamet, iradeye kuvvet ve duygulara intizam verir.

“Namaz, hayatı disiplin altına alır, günahtan korur, manevî kirleri temizler. Ruh, onunla nefes alır, huzur bulur,

sükûna erer, Rabbine yönelir. Manevî yükselişin merdivenidir namaz, bütün ibadetlerin özüdür.

“Ancak, bunların hiçbiri olmasaydı bile, ben namazımı yine kılacaktım. Çünkü, faydalar teşvik edici olabilir,

fakat asla hakikî sebep olamazlar. Onlar, önce istenilmez, belki sonra verilir.”

O zaman söyleyemedim, dostuma şunları da söylemek isterdim:

“Namaz, imanımın ifadesidir, âcizliğimin, zayıflığımın, çaresizliğimin, kısacası, kulluğumun itirafıdır.

“Namaz, gözümün nuru, gönlümün göz bebeğidir. Dünyam onunla aydınlandı, hakikati onun ışığıyla gördüm,

diğer varlıkların ibadetlerini onun ilhamıyla bildim.

“Secdedeki zilletimde izzetimi bulmuşum. Allaha baş eğişim, başkasına baş eğmeyeceğime dair yeminimdir.

Alnım yeri öperken, ruhum da beni sayısız nimetlerle yaşatan rahmet elini öpmektedir.

“Namazda ben âlem olurum, âlem de ben olur. Yüce divanda kâinatın sözcülüğünü ederim. Dilsiz varlıklar,

benim dilimde dile gelir.

“Seccade tahtım, secde saltanatım… ve kulluğum sultanlığımdır.”

ÖMER SEVİNÇGÜL